3 Şubat 2013 Pazar

Karşıyaka Kataja Eurochallenge Cup Maçı

(Unutulmaz Maçlar -5)

29 Ocak 2013'de Karşıyaka Arena'da oynanan bu maçı blog'a taşımamın birkaç sebebi var aslında.

Asıl ve en önemli sebebi, bu maç yeğenim Eren ile birlikte gittiğim ilk basketbol maçıdır ve benim için "Unutulmaz Maçlar" arasına girmeyi hak etmiştir. Eren'in de yıllar sonra hatırlayıp anlatacağı bir maç olacağından da eminim. Eren ile daha önce birlikte defalarca futbol maçına gitmiş olmamıza  ve kendisi şimdiden (14 yaşında) Karşıyaka fanatiği olmasına rağmen, henüz basketbol maçına gidememiştik. İnsanlarla futbol dışında bir şey konuşamayan, sporu futbol zanneden birisi olmasını istemediğim yeğenimin basketbol topunu eline alalı 3-4 yıl olmuştu ve topu elinden bırakmadığı şu günlerde bir basketbol maçı için tam vakitti.
Blog'umda bu maça yer vermemin diğer sebebi de, daha önce yayınladığım 4 tane futbol maçı yazısı olmasına rağmen hiç basketbol yazısı yazmamıştım. Yani yukarıda belirttiğim sporu sadece futbol zanneden kitlenin içinde olmadığımı bildiğim halde onlar gibi davranmak istemiyordum.

Diğer sebebim ise, Karşıyaka'nın hem ligde, hem Türkiye Kupası'nda hem de Avrupa'da fırtınalar estirdiği ve her iç kupaya da talip olduğu bir sezonda bu başarıyı paylaşmak istiyor olmam.

Maça gelince; her ne kadar oyununu tabelaya istatistik olarak yansıtamasa da bence maçın en kilit oyuncularından biri Soner Şentürk'tü. Dixon'ın 16-4'lik seride attığı 12 sayıdan sonra özellikle savunmada gevşemeye başladığı ve rakibin farkı kapattığı anlarda Ufuk Sarıca çok doğru bir hamle yaparak Dixon'ı kenara alarak uzun bir süre oyun kuruculuk görevini Soner Şentürk'e bıraktı. Soner de bu görevi layıkıyla yerine getirdi. ancak potaya gitme ve şut atma konusunda özgüvenini arttırması gerekir. zira 21 dakika sahada kaldığı ve hemen her hücumda topun eline değdiği bir maçta toplam 3 sayı atması yeterli değil. yaptığı 5 asist ise iyi bir istatistik olarak skora yansıdı.

Robert Dixon, daha sonra oyuna tekrar girerek çok kritik üçlüklerle rakibin farkı kapatmasına izin vermedi ve maçı 28 sayı ile tamamladı. yaptığı sadece 1 asist istatistiği ise ufuk sarıca'nın onu neden uzun bir süre kenarda beklettiğinin göstergesi.

Soner Şentürk'ten sonra bu maçta dikkat çekilecek diğer oyuncu ise Can Maxim Mutaf. daha önce hiç izleme şansım olmamıştı ama kendisi ile ilgili çok olumlu yorumlar okumuştum. gerçekten Fenerbahçe'den Karşıyaka'ya gelerek çok doğru bir seçim yapmış. hem kendisi için hem de Karşıyaka için. Diebler'den sonra takımın bir diğer etkili şutörü oldu. bir ara iki şutör birlikte oyundayken ikisi birden perdelerden çıkıp şut aramaya çalışırken rakip oyuncular hangisini tutacağını şaşırdı. tutamadılar da zaten. Can 3/3 üçlük attı, Diebler de 5/7 ile oynadı. Can Mutaf hücumda çok hevesli, savunmada ise çok hırslıydı. kritik anlardan birinde turnikeye giden rakibine öyle sağlam bir blok vurdu ki zaten ayakta olan salonu iyice havaya soktu. Dileriz Can'ın  kiralık sözleşmesi, sezon sonunda satın almaya dönüştürülür.

Diebler de iyi bir şutör olarak görevini yaptı. Dixon'u oyunda olmadığı sürelerde can mutaf ile birlikte skor yükünü almaktan çekinmedi. sorumluluk aldı, şutlarını soktu ve maçı 19 sayı 5 ribaund ve 5 asist ile tamamladı.

Ufuk Sarıca, Aminu'yu kenarda tutup Bora Hun Paçun'u ilk 5'te başlatarak ona ne kadar güvendiğini gösterdi. Bora da bu güveni boşa çıkarmadı. maçı 6 sayı, 3 ribaund ile tamamladı. her iki takım da dışardan atılan şutlarla maçı götürmeye çalıştığı için içeri fazla top inmedi. bu yüzden fazla sayı atamadı.

Aminu da yine pota altı oyunları için yeterince hücum çizilmemesi nedeniyle 6 sayı, 6 ribaund istatistiğinde kaldı. yine çok temiz bir blokla taraftarı coşturdu.

William Thomas ise birkaç dış şut denemesi ile 10 sayıyı bulabildi ve yanına da 6 ribaund ekledi.

Evren Büker ise erken faul problemine girmesine rağmen maçı 4 sayı, 4 ribaund ve 3 asist ile tamamladı.

Karşıyaka adına maçta bekleneni karşılamayan belki de tek oyuncu Ümit Sonkol'du. dış şutu iyi bir uzun olmasına rağmen bulduğu fırsatları değerlendiremedi. 1/6 şut atabildi. taraftar her kaçırdığı şuttan sonra onu alkışlarla desteklese de bir türlü toparlanamadı ve maçı 2 sayı, 4 ribaund ile tamamladı.

Rakip Kataja ise dış şuta dayalı bir oyun ortaya koydu ve deyim yerindeyse leblebi gibi üçlük attılar. her topu eline alan takıma içerden de etkili olabilecek bir ya da 2 uzun eklenirse iyi işler yapabilirler.

Taraftara gelince, her zamanki gibi muhteşemdik. Öyle ki rakip Fin ekibinin tüm oyuncuları, 19 sayılık farka rağmen bu atmosferin bir parçası olmaktan çok mutluymuş gibiydiler. Maçtan sonra
yapılan şu açıklamalar da taraftarın şovundan nasıl mest olduklarını net bir şekilde açıklıyor.

http://googabuphotos.zenfolio.com/blog/2013/1/one-of-the-best-atmosphere-in-a-game-ever


(Ocak 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder