10 Eylül 2009 Perşembe
rüzgar ve zaman
iddaa Üzerine
"Spor sanayiye dönüştükçe, oynamak için oynamanın neşesinden doğan güzelliği sınır dışı etti. İnsanı kısacık bir an için bile olsa yeniden çocuklaştıran, lastik topunu zıplatan bir çocuk veya bir yün yumağının peşinden koşuşturan bir kedi gibi oyundan zevk almasını sağlayan o çılgınlığa günümüz futbolunda yer yok artık."(Eduardo Galeano)
Futbolseverler arasında yayılan bir hastalık olarak başlayıp, daha sonra "Umut yiğidin ekmeğidir" diyerek para kazanma hevesinde olan herkese bulaşan "İddaa"nın toplum vücuduna ne kadar zararlı olduğunu hatırlatma derdi ile başlayan bu yazı; bataklıktaki sinekleri öldürmenin çok fazla işe yaramadığının, asıl meselenin bataklık ile ilgili olduğunun bir kez daha zihinde yer etmesiyle başka bir derde çare aramaya dönüşmüştür.
Mahur Beste
Attila İlhan 6 Mayıs 1972 günü Karşıyaka'daki evinde radyodan sabah haberlerini dinledikten sonra çalıştığı Demokrat İzmir gazetesine geçmek üzere Karşıyaka-Konak vapuruna biner. Vapurla karşıya geçerken radyodan dinlediği acı haberin etkisi ile elindeki defterine gözyaşlarıyla birlikte şu dizeler dökülür:
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
8 Eylül 2009 Salı
Endüstriyel futbol ve futbol kültürü
"Barça'dan Atletico Madrid'e, Lazio'dan İngiliz Sanayi Devrimi'ne futbolun politik tarihine kısa bir bakış... Yani "futbol asla sadece futbol değildir."
Birçoğumuz için 22 kişinin bir topun peşinden koştuğu ve anlamsız çekişmelere sahne olan bir oyun, kimimiz için ise zamanının büyük bölümü ona adanmış, onunla yatılıp onunla kalkılan, bir spordan çok bir yaşam biçimidir futbol. Bazılarımız için ise insanlarla ilişki kurmada etkin bir araç veya dost sohbetlerinde konuşulacak konu kalmadığında imdadımıza yetişen bir arkadaştır. Hemen herkesin bir fikir sahibi olduğu ve herkes için farklı anlamlar taşıyan futbol bugün milyarlarca insanı ekran başına kilitliyor. Binlerce insanı stadyum denilen kafeslere hapseden bir oyunun bu kadar kitleselleşmesinin ardındaki sosyolojik nedenler ve insanlar üzerinde yarattığı etki ile bütün bunların kimlerin çıkarlarına denk düştüğü konusunda kafa yormamak, futbola hakettiği önemi vermemek anlamına gelir. Bu da çevremizde olup bitenlere sırtımızı çevirmenin, olanlara kulak asmanın bir çeşididir.
"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur."
J.B.Priestley
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)