24 Ekim 2014 Cuma

Bozkırkurdu - Hermann Hesse

Kendisinin katlanılmaz bulduğu ve tiksindiği burjuva yaşam biçimine çevresindeki herkesin, bütün toplumun razı olduğunu ama bu insanların aslında mutlu olmadığını düşünen ve mutlu olmayı kendisine de çok gören bir insan; mutsuzluğun, umutsuzluğun pekiştiği, yalnız olduğunu hissettiği bir çıkmazın içine girdiğinde ne yapar?

Evet, intihar etmeyi düşünebilir. Harry, intiharı düşünecek aşamaya gelmesine rağmen her zamanki gibi "düşün" insanı olmaktan kurtulamayıp, düşündüklerini eyleme dönüştüremediği için intihar etmenin ürkeklik ve korkaklığı ile debelenip durur. Ne intihar edebilmektedir, ne de hayattan zevk alabilmektedir. Ta ki karşısına Hermine adında bir kız çıkıncaya kadar.


Harry'nin hayatını tümden değiştirecek en önemli anlardan birisi Hermine ile karşılaşması olsa da bir önceki durak, şehrin sokaklarını amaçsızca dolaştığı akşamlardan birinde tanımadığı bir insan tarafından eline tutuşturulan bir broşürdür. "Bozkırkkurdu Üzerine İncelemeler" adlı bu broşür, Harry Haller'in kendi kişiliğini bulması, kendini tanımasında ufuk açıcı bir rol oynar. 
Harry, bu broşürü okurken kendi içinde birer "insan" ve "kurt" ruhları olduğunu keşfeder. Harry'nin içindeki "İnsan" düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginleşmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulmuştur. İyilik ve sevecenlikle dolup taşar, Mozart ve Beethoven dinleyip şiirler okur. Harry'nin insan gibi hissettiği böylesi zamanlarda, gönlünde ince ve soylu bir duygu uyandığında içindeki "kurt" hemen dişlerini gösterir, sergilediği soylu tiyatronun bir kurtta ne kadar gülünç durduğunu alay ederek yüzüne vurur. Harry hemen kurtluğunu gösterip, insanlara ve onların yalancı, yozlaşmış davranışlarıyla törelerine kin besleyip bunların can düşmanı kesilir. Ruhuna Kurt'un egemen olduğu böylesi zamanlarda, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan ve yontulmamış doğadan bir dünya içinde bulur kendini.
Kurt, yaşadığı dünyanın yozluğunu sorgularken; İnsan, bütün yozlukları, çürümüşlüğü kabullenerek hayatını devam ettirmek zorunda olan bir zavallıdır. 

Bozkırkurdu, sürdürdüğü sanatçı ve düşünür hayatının getirmiş olduğu saygınlığa karşın yalnız olmayı seçmiş bir "düşün" insanı Harry Haller'in hikayesidir. Harry'nin amacı, amansızca eleştirdiği ve tiksindiği burjuva yaşamından mümkün olduğunca uzak durmaktır. Haller'in dünyası kitaplar, felsefe, sanat ile kuşatılmıştır. Burjuva kültürün yaşam tarzı, savaş politikaları, şovenizm, yeni tarz müzikler, eğlence dünyası ve yaşama ait her şey onu tiksindirir. Bankada bulunan parası, burjuvazinin zincirlerinden kopuk yaşabileceğini zannedecek düzeydedir ve yatırımının faizi bile çalışmadan yaşamasına izin vermeye yetmektedir. Harry bir yandan kendince "uçarı" ve herşeyden kopuk yaşama arzusuna sahipken, bir yandan da sistemin zincirlerine olabildiğince bağlı insanların yaşam biçimlerini kafaya takmış bunlardan iğrenmeye devam etmektedir. Kendi yaşam biçiminin doğruluğuna o kadar fazla inanmıştır ki, başkalarının zevkleri, alışkanlıkları onun için bir küçümseme aracı haline gelmiştir. Popüler kültürle eğlenip mutlu olan insanların gerçekten mutlu olmadıklarını düşünür. Örneğin, klasik müziği tercih etmeyip yeni müzik tarzları dinleyenlerin müzik zevkinin olmadığına kanaat getirir ve bu gibi nedenlerden dolayı kendisini gerçekten eğlendirecek aktivitilerden olabildiğince uzak durur. Bu samimi olmayan, mutsuz ve tiksindirici yaşam biçiminden uzak dururken toplumu, toplumun değer yargılarını, zevk anlayışlarını sorgular. Ama böyle bir yaşam biçimi sürmeye devam ettikçe yaşamı kaçırdığının da farkına varamaz

"..'insanların büyük çoğunluğu yüzmesini öğrenmeden yüzmek istemez.' ne anlamlı bir söz, değil mi? yüzmek istememeleri doğal çünkü karada yaşamak için dünyaya gelmişler, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelip suda boğulur.."


Bozkırkurdu, bilmedikleri hayatları küçümseyenlerin ve bu yüzden yaşamı kaçıranların ama bir yandan da bildiklerini dev aynasında görenlerin yüzüne inen bir tokattır. 

Kitabımızın kahramanı Harry gibi, yaşadığı çağın, toplumun ilerisinde olduğunu düşünen ve bu yüzden toplumla birlikte yaşarken zorluk çeken insanlar toplumdan uzak yaşamaya çalıştığı için kitabımızda bu insanlar Bozkırkurdu diye adlandırılmıştır. Yaşadığı toplumun sorunlarını çok iyi tespit etmesine rağmen, çözümün bir parçası olmaktan uzak olanlar entellektüel acıları içinde sızlanıp durmaya mahkumdurlar. "Çağın ilerisinde düşünüyorum ve ben de bir Bozkırkurduyum" diye hevesleneceğinize sistemi değiştirmek için sahip olduğunuz bilgi ve birikimi kullanın.
Kitabın temel taşını oluşturan ve yazarın Harry Haller'in ruhunu paylaştırdığı "İnsan" ve "Kurt" kişilik parçalanmasının bir örneğidir. "İnsan" ve "Kurt" gibi birbirine karşıt iki kişilik, konuyu basite indirgemek açısından örnek olarak verilmiştir. Hermann Hesse, insan ruhunun bir bütünlük arz etmediğini iki, üç, on, yüz kişiliğe sahip olduğunu vurgulamaktadır.



Yazarın tiyatro odasında aynalar ve satranç taşlarıyla karakter seçimi benzetmesi kişilik parçlanmasına fevkalade bir şekilde değinirken soruna bir çözüm de içerir:

Harry, sihirli tiyatroda bir aynaya bakınca aynadaki görüntüsü paramparça olur. Sonra bu parçalar birer satranç taşına dönüşür. Harry, kendisinin farklı yönlerini, farklı görüntülerini, farklı kişiliklerini simgeleyen bu taşları alır ve cebine koyar. Hayat bundan sonra bu taşlarla oynanan bir el satranç gibidir. 
Nasıl davranman gerektiği konusunda tereddüt yaşayacağın bir olayla karşılaştığında yapman gereken hangi taşla hamle yapacağını bilmektir. Hangisini ileri süreceksin?Çekingen olanı mı, korkak olanı mı, sessiz olanı mı, atılgan olanı mı, utangacı mı, yüzsüzü mü, entelektüel olanı mı, çocuk yönünü mü? İşte bunları belirlersen hayatı doğru oynarsın. Yeter ki elin her zaman cebinde olsun, ve parmaklarının arasında bu taşları hisset.

Yoldaş Pançuni (Ekim 2014)   





  


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder